8 Ocak 2014 Çarşamba

Kırmızı Dolap

Emre'nin yanına kıvrıldığında, hala aklında rüyasında gördüğü kırmızı dolap ve kırmızı abajur vardı... Hayatına bir anda dalıp giren bu kırmızının, etrafında ne işi vardı bir türlü çözemiyordu. 

Çocukluğunda bile kırmızı bir kıyafeti olmayan, kırmızı ruj sürmekten bile çekinen bir kadının hayatında ne olmuştu da önce kırmızı bir dolabı, sonra da kırmızı bir abajuru olmuştu..

Ve sabah ne yapacaktı? Gidecek miydi Aras'a? Yoksa bırakacak mıydı peşini? Kırmızı ona bir işaret miydi? 

Kafasını çevirip kırmızı dolaba baktığında garip bir ürperti hissetti Emre ile aynı anda! Emre, Murat'a belli etmeden saçlarını okşadı, "geçti" dedi sessizce...

2 saat sonra Murat artık gitmesi gerektiğini söyleyerek kalktı.

"Derin, sabah gidiyor muyuz?" Derin bir sessizlik oldu. Emre sessizliği bozacak gibi oldu sonra vazgeçti, merak ediyordu acaba Derin ne karar verecekti?

"Murat, iyi geceler... Sabah konuşuruz" diyebildi Derin...

Murat'ın arkasından etrafı toparlamaya başlayan Derin, Emre'nin terasa çıktığını fark ettiğinde battaniyesine sarınıp, Emre'nin yanına gitti.

"Emre?"... Emre derin bir nefes çekerek sigarasının dumanını Derin'in suratına üfledi.

"Bu gece artık konuşmak istemiyorum Derin. Lütfen ne sorar gözlerle bak bana ne de soru sor! Bu gecelik bırak artık..."

Derin, son zamanlarda, Londra seyahatleri haricinde, konuştukları, tartıştıkları tek konunun bu olmasından nefret ediyordu. Ama bir taraftan da Emre'ye karşı hislerinin bu olay patlak vermeseydi yine aynı olup olmayacağından da şüphe duyuyordu...

Bu içini kemiren şüpheden çok sıkılmıştı, Aras öyle bir zamanda hayatına geri dönmüş, sonra öyle bir zamanda hayatını altüst ederek çekip gitmişti ki, eski kocasına karşı ne hissetmesi gerektiğini bilemez durumdaydı.

Terazinin kefesi ağır geliyordu da; hangisinin ağır geldiğini bir türlü çözemiyordu!

Bu girdabın içinden nasıl kurtulacaktı? Bir tarafta hayatının aşkı, nefesi, diğer tarafta 5 yılını paylaştığı eski kocası, yada aslında ondan asla vazgeçmeyen onu gerçekten seven, ona gerçekten aşık tek adam...

Yüzleşmenin iyi geleceğinden bir türlü emin olamıyordu; bir taraftan da bu yüzleşmeye ihtiyacı vardı. 

Emre'nin yanında kendini güvende hissediyordu. Emre kahve yapacağını söyleyerek mutfağa doğru yöneldi. Derin, Emre'nin arkasından bakarken Boğaziçi'ndeki ilk karşılaşmaları geldi aklına; gülümsedi...

Kahvelerini içerken, Emre'nin işlerini yoluna koyması gerektiğinden bahsettiler. Diğer taraftan Derin'in de cafe konusunda karar vermesi gerekiyordu. 

Bu eve tapıyordu, ama bu evden gitmeliydi. 

Hayatında bir temizlik yapmlaıydı, ama nereden başlayacağını bilmez bir haldeydi...

Kırmızı dolap hayatına girdiğinden beri ne fırtınalı günler yaşamıştı şu evde... 

Odasına gidip, yatağına uzandı. Gözleri sımsıkı kapalı, Emre'nin yanına gelmesini bekledi. Uzun bir süre sonra Emre geldi ve yatağın yanındaki koltuğa oturdu. Derin gözlerini açmaya korkuyordu.

"Hadi uyu, yorgunsun. İyi geceler"... Emre koltukta, Derin yatağında uyumadan sabahı sabah ettiler...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder