7 Ağustos 2012 Salı

Gece, gündüz birbirine karıştı...

Emre, karşısında duran kadına bakarken hiçbir şey düşünemiyordu... Ne yaparsa yapsın kaçamayacaktı; oysa başından beri planladığı, dile getirmese de, bu değil miydi? 

Ama, hayır, böyle bir şey bir kez daha tekrarlanırsa geri dönüşü olmayacaktı... Karşısında duran kadın, sadece eski karısı değil, belki de aşkı en son tattığı kadındı.

Derin'in kıpırdamadan karşısında durması, Emre'yi heyecanlandırıyor, ama yerinden kıpırdayamıyordu...

Uzun bir süre birbirlerine baktılar, sonunda sessizliği Emre bozdu "hayır Derin"...

Bir hışım montunu kaptığı gibi, kapıyı çarpıp, kendini sokağa attı. Londra'da olmak, Derin'le aynı evde kalmak, sanki birlikteymişcesine gezip tozmak, hepsi ama hepsi yanlıştı.

Londra'da iş trafiği başladığında Emre 2 saattir yürüdüğünü fark etti. Bir cafeden kahve alıp, geri dönmek için taksi çevireceği sırada telefonu çaldı. Gönül Hanımdı arayan... 

"Merhaba, Emre oğlum, nasılsınız?"

Emre bir anda neye uğradığını şaşırdı; bu kadın neden O'nu arıyordu? 

"Merhaba Gönül Hanım, teşekkürler. Hayırdır? Af edersiniz birden telefonumda isminizi görünce telaşlandım hatırınızı sormadım. Nasılsınız?"

"Normaldir Emre, önemli değil. Ben iyiyim; merak ettim Derin iyi mi?"

Ne cevap vereceğini bilemeden birkaç saniye sessizlik sonrasında "Derin mi? Bilmem iyidir herhalde, en son 2 gün önce konuşmuştum. Ters bir şey mi var?"

"Yok, her şey yolunda; Aras, Derin'in verdiği tüm talimatlara uyuyor, o yüzden hepimizin keyfi yerinde. Ben, yani, düşündüm ki, belki sen, neyse af edersin Emre oğlum, rahatsız ettim seni."

"Ne demek rahatsızlık Gönül hanım? Yoksa Derin? yani benimle mi?"

"Aynı gün ikiniz de gidince, Murat ile kahve içerken acaba mı dedik. Sadece ikimiz; kimse bilmiyor. Eğer seninleyse mutlu olurum, güvenilir ellerdedir. Ama yok, anladım seninle değil. Neyse, iyidir inşallah. Seni de rahatsız ettim, kusura bakma".

"Gönül Hanım..."

"Efendim Emre?"

Sessizlik her şeyi en iyi şekilde açıklıyordu; telefondaki ses bir anda rahatladı...

"Sana kolay gelsin, dönüşte mutlaka bir çay içmeye bekliyorum, iyi günler"

"Size de iyi günler Gönül Hanım; ben... ben teşekkür ederim"

Telefon kapandığında, Emre terden sırılsıklam olmuştu. Bu kadın çok akıllıydı ve dönen dolabı şıp diye anlamıştı. Yapacak bir şey yoktu, emindi, O ser verir sır vermezdi.

Daireye döndüğünde, Derin'i yatakta çarşafa sarınmış bir şekilde, çırılçıplak buldu. Üstündekileri çıkarıp, yanına kıvrıldı. 

Uyandığında akşam üstü olmuştu neredeyse, Derin etrafta yoktu... Kahve makinesinin yanında bir not buldu "bekle beni"...

Duşunu aldı, CNN'de haberleri izledi, BBC'de olimpiyat açılışı çalışmalarını anlatan bir belgesele takıldı. Hava kararmaya başlamıştı, Derin hala ortada yoktu. Telaşlanmak için bir neden yoktu da ama Derin'in saat kaçta daireden çıktığını da bilmiyordu ki.

Tam üstüne bir şeyler geçirmek için kalktığında anahtar sesini duydu. Derin, eli kolu dolu karşısında duruyordu.

"Hayırdır? Bakıyorum Londra'yı satın almışsın"

"Yok be saçmalama, ıvır-zıvır.. En çok da yiyecek bir şeyler.. Sana yemek yapacağım; şimdi sen TV karşısına geç ve yemek hazır olana kadar tembellik yap..."

"Sen..."

"Ben ne?"

"Yok bir şey canım boş ver..."

Bir saat sonra sofra hazırdı; mozarellalar, parmesanlı roka salatası, bol sarımsaklı domates soslu spagettive Corvus şarap..

"Aaaa Corvus'u nereden buldun?"

"Ya, gel elin Londrasına sonra bir şişe Türk şarabı ile sofraya otur. Aşağıdaki şarküteriden alışveriş yaparken buldum; ben de kaptım 3 şişeyi geldim kasaya. Arkamdakiler de kendi aralarında konuşuyorlardı, -Türk şarabı, herhalde çok güzel ki, kadın 3 şişe almış- diye. Durur muyum Bozcaada'dan Reşit Soley'e kadar Corvus'la ilgili ne biliyorsam anlattım. Herhalde son iki saatimi şarküterideki müşterilere Türk üzümlerini ve şaraplarını tanıtmakla geçirdim."

Deliydi bu kadın; bu deliliğine, bu pervasızlığına aşık olmuştu Emre... Bu nedenle vazgeçemiyordu... Saatlerce sofrada oturdular, 3 şişe Corvus bittiğinde gece yarısını geçmişti.

Masayı öylece bırakıp, yatağa uzandılar...

"Emre?"

"Efendim?"

"Ben..."

"Sus Derin, bu anı bozma..."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder